İzleyiciler

17 Mayıs 2012 Perşembe

Benim hayallerim var, kiminin vazgeçtiği şeyler...

Keşke diye başlamak istedim.

Keşke mutluluk tanımımız belli olsaydı. Mesela, çikolata yersen kesinlikle mutlu olursun. Alışveriş yaparsan mutlu olursun. Kumar oynarsan mutlu olursun... gibi gibi.

Ama tanım falan yok. Biz kızlar bir şeyi unutmak için alışverişe çıkarız. Para harcarız. Eve gelince aldıklarımızı denemeden poşetiyle beraber odanın köşesine bırakırız. Ertesi gün aldıklarımızdan bir şeyler giymek için poşeti açarız ama ne kadar sevmediğimiz, alakasız şey varsa onları buluruz. Yani o alışveriş bizi mutlu etmez. Aksine, gidip onları iade etme daha yorucu ve sinir bozucudur. Belki de mutsuzluğumuz devam ettiği için, değiştirme gereği bile duymayız.

Mutsuzken çikolata isteyen bir grup vardır. Bunun %80i pms döneminde olur. Çikolata yerken, ağlama krizine giren bir insanın parmaklarının ucundan dökülen yazıyı okuyorsunuz şuan. Neymiş demek ki, çikolata da mutluluk vermiyormuş.

Kumar örneğini vermeden geçmek daha mantıklı. Çünkü saçma bir örnek olmuş :)

Çoğu zaman, ah ulan kafamda tasarladığım adam çıkıp gelse dünyanın en mutlu insanı ben olurum diyorum. Bu istekler çoğu zaman değişiyor.
-istediğim iş olsa
-kilo versem
-maaşıma zam yapılsa
-bir arabam olsa
-evlensem
-boşanmasam
-ev alsam
-şu kredi ödemesi bitse
-bu yaz tatile çıksam

gibi gibi...

O kadar fazla var ki aslında. Hepinizin aklından geçenleri buraya yazsam, klavyeye dokunan güçsüz tırnaklarım kırılır.

Bazılarına bakıyorum, hepsi var onlarda. Benim hayallerim, onların vazgeçtikleri. Kız erkek fark etmez. Sevgiliniz olmadığı dönemlerde, çirkin kız / erkek - güzel kız / erkek çiftini el ele görüp "ah ulan" demişliğiniz vardır. Onlar birbirini nasıl o kadar sevebiliyor? Nerede tanıştılar? Acaba bu kadar mutlu görünen bir çift, birbirine güveniyor mudur? Adam kızı kullanıyor mu? Aşk yok mu aralarında? Adam kıza para mı yediriyor acaba? Bu sorular yine uzar gider. Ama cevabı asla bulunmaz.

Benim hayatımda nedense, istediklerim bir arada olmadı. İşim oldu, dana gibi oldum sevgilim olmadı. İşim oldu, zayıfladım ama sap kaldım. İşsiz kaldım, param bitti, sevgilim oldu. Sevgilim beni terk etti, iş bulamadım, evde oturup kilo aldım. Bütün kış işsizdim, parasız pulsuz. Şimdi yaz geldi. İşim var, daha maaşım yok ve tatil hakkım yok. Düşünsenize 2009dan beri tatile gitmiyorum. İnsan her seneye hayal kırıklıkları yorgunluk ve küskünlükle girerse nasıl mutlu olabilir ki? Çikolata mı yiyeyim? :) Gerçi şimdi tatil yok diye şikayet etmiyorum. Aman diyim patronlar falan blogumu biliyor :) ahahaha Blogu okuyan çoğu kişi bilir ki, ben her zaman mutlu olacağım, geçinmeme yetecek kadar maaşı olan, huzurlu mutlu bir iş ortamı istemiştir. Daha çok yeni ama buldum gibi. Evet şuan ofisten yazıyorum. İşlerimin bir çoğunu sabahtan beri başımı kaldırmadan tamamladım ve ofis hatırası olsun diye bloga minik bir iz bırakmak istedim. Patronların blogu bilmesi kötü gerçi, bıdır bıdır konuşamayacağım. Ama Allah için diyorum hepsi Dünya tatlısı. İlk başlardan beri, sanırım bu benim hayattaki en büyük şansım diyorum.

Ne babadan güldü yüzüm, ne okuldan, ne psikolojiden, ne maddiyattan, ne aşktan .... Sanırım bu iş beni kendime getirecek.

Size çok güzel haberler veren yazılar yazacağım inşallah. Heyecanlı olacak.
Mutluyum. Huzurluyum.
Bir kaç eksik var ama onlar hep EKSİK zaten.

Sağlıcakla kalın... Geleceğim yine.

https://twitter.com/lazanyam 

5 Mayıs 2012 Cumartesi

Kollarımdan tutuyorlar, saçımı çekiyorlar.

Neler neler yaşadım, ne badireler atlattım. Ne mutluluklar tattım. Ne sikko şeylere üzüldüm bu kadar zaman içinde. Hiçbirinde yazmak gelmedi içimden. Belki de okunacak kadar güçlü olmadım bu zaman içinde.

Hep paylaşmak istedim. Yorumlarınızı it gibi merak ettim. Ama olmadı. Sanki kolumdan tutup, saçlarımdan çektiler. Yazma Lazanya dediler. Bilmesinler artık, üzmesinler seni dediler.

Yazamadım. Sustum kaldım. Gerçi kendi saçmalıklarıma twitter da devam ettim. Dostlar girdi hayatıma, eski aşklar depreşti ara sıra, canımı acıtanlar olduğu gibi, kalbimi kazananlar da oldu bu süreç boyunca... Hayatımın belki de en acı verici olayını yaşadım. Anlatmak, yazmak için çok zorladım kendimi ama yapamadım. Hala paylaşma konusunda sıkıntı çekiyorum.

Fotoğraflara bakıp ağladım, özledim. İçtim yine ağladım. O'nu bana sordular yine ağladım. Ve öğrendim ki, aşktan, sevgiden daha önemli bir şey var. Değer vermek... Birine değer verdiğiniz an, bitiyorsunuz. İster aileniz geçsin önünüze, ister aşık olduğunuz kişi... Fark etmez, değer verdiğiniz kişi için hepsini ezer geçersiniz. O sizin için bunu yapar mı, düşünmezsiniz bile. Neyse bu olayı sizlere ayrı bir postta aktaracağım.

Hani İstanbul'a gitmiştim. İş arama macerası yaşamıştım :) Sonunu düşünene kahraman olamaz cümlesi ile maceraya atılmış sonra da kuyruğumu bacaklarımın arasına sıkıştırıp Ankara'ya dönmüştüm. Hey yavrum hey. Şimdi ise o zamanlarda imkansız olarak gördüğüm "en sevdiğim iş" dibimde. Çok ayrıntı vermeden geçeyim, net olsun. Çok sevdiğim bir işe başladım. İnşallah devam eder. İnşallah pek çok başarılı olurum. Bendeki, ışığın görülmesi gerek artık :p ahahha Arkadaşlar süper, patronlar süper. Ama ben süper miyim, biraz zaman geçsin de görelim bakalım. Aslan burcu yanım, böyle anlarda kendini gösteriyor. En iyisini ben yapmayalım, başarmalıyım, hızlı öğrenmeliyim... Bu olmuş benim felsefem.

Arkadaşlar ile beraber aldığım alkol karaciğerimi zorlar hale geldi. Özlediklerime, kızdıklarıma, üzüldüklerime, sevindiklerime, geçmişime ve bilmediğim geleceğime içer oldum. Hep bir bahanem var. Babama mı benziyorum acaba zaman geçtikçe? Sonum olur... Nefret ederim kendimden...

İlla tribe bağlıyorum ve sanki beni kurtaracak bir olay olacakmış gibi hissediyorum. Bu belki iş olur, belki para olur, belki fırsat olur, belki de beklediğim dünyalar tatlısı hayali sevgilimin gerçek versiyonu olur :)) Kim bilir ki ... Gerçi çirkinlerin ve çirkeflerin dünyasında yaşarken böyle hayaller kurmayı bıraktım artık. Güvenmiş, sadakatmiş kimsenin haberi yok bu tanımlardan.

Çok dolmuşum be ... Daha hızımı alamayıp yazmaya devam ediyordum ki, bir sonraki posta sakladım kendimi. Uzun ara vermeyeceğim. Hazır başlamışken, yine eskisi gibi devam edeceğim.

Sizler iyi misiniz? Kesinlikle okumam gereken postlar varsa bi haber edin. Neler yaptınız, neler oldu merak ediyorum.